Bugün köşe yazısı yerine, içinde bulunduğumuz ekim ayına ve Türk milletinin ruhuna dair kaleme aldığım bir şiiri sizlerle paylaşmak istiyorum. Ekim; hüzünle, direnişle ve yeniden doğuşla yoğrulmuş bir zamandır. Aynı zamanda bize, köklerimizi ve geleceğe dair umudumuzu hatırlatır. Bu duygularla yazdığım şiirimi siz değerli okurlarıma sunuyorum.
Ekim geldi, rüzgâr keskin, gökler puslu,
Türk’ün yüreği ateş, gözleri ufukta dolu.
Yapraklar dökülür, ama biz çınarız,
Kökümüz Tanrı Dağları’na, gövdemiz sonsuz bozkıra uzanır.
Ey milletim!
Geceler uzasa da yıldızlar senindir,
Güneş batsın, doğacak yine senin için.
Tarihin kara kışını delip geçtin,
Kara Ordu’nun izinde yürüdün,
Her bahar senin zaferine gebedir!
Ekim’de toprağa düşen her yaprak
Bir şehidin hatırası gibi hürmetle yatar.
Ve göklerde dalgalanan al bayrak
Kızıl kanla yoğrulmuş bir andır,
Türk var oldukça düşmeyecek bir sancaktır!
Kim bilir…
Belki de ekim, bize yeniden hatırlatır:
Biz Tanrı Dağları’ndan indik,
Bozkurt’tan doğduk,
Ve fırtınada, tufanda, her karanlıkta
Türk’ün yolu, yalnızca Türk’ündür!
Yorumlar kapalı.