Bilindiği gibi, geniş bir tanım ile Atatürkçülük anlayışımız “Türk Ulusunun tam bağımsızlığa, huzur ve refaha sahip olması, devletin Ulus egemenliği esasına dayandırılması, aklın ve bilimin rehberliğinde çağdaş uygarlık düzeyine çıkarılması amacı ile esasları Atatürk tarafından bizlere Ulusal çıkar ve hedef olarak gösterilen fikir ve ilkelerin bütünüdür.”
EGEMENLİK TÜRK MİLLETİNE AİTTİR PAYLAŞILMAZ?
Egemenlik kavramı, hakimiyet sözcüğü ile eş anlamlıdır. Egemenlik; hükmeden, buyuran, buyruğunu yürütebilen üstün bir gücü ifade eder. Kendisinden daha üstün bir başka gücün varlığını kabul etmemek, egemenliğin özünde vardır.
Egemen bir güç kendi yetki alanında herhangi bir üst otoriteye bağlı ve bağımlı olmayan güç demektir.
Egemenlik Ulusal bağımsızlıkla sürdürülebilir. Egemenlik içeride ve dışarıda birileriyle paylaşılamaz ve kesinlikle devredilemez.
Bayrak, devletin dili, eğitim dili, vergi toplama, yargı yetkisi ve ordu besleme, İçeride veya dışarıda her türlü ulusal çıkarlarımız Ulusal egemenliğimizin korumak zorunda olduğumuz ilkeleridir.
TAM BAĞIMSIZ ULUS DEVLETİMİZİ YENİDEN TESİS EDECEĞİZ.
Avrupa Birliği istiyor veya ABD istiyor diye sözde bir milliyetçilik görüntüsü altında “Pancar Ekemez, Tütün dikemez” yasaları çıkarır, “ABD ve AB istiyor” diye 30 yıldır halkı inim inim inletirseniz Ulus egemenliğinden söz edemezsiniz
2000 yılında “20 milyon köylüyü ve çiftçiye şehirlere yerleştireceğim” diye taahhüt verir Son 22 yıldır üretim yerine ithalat zenginleri türetir, 3 dolara aldığı eti 500-800 liraya Tüketiciye yedirir, tarım ve hayvancığı öldürürseniz bu gün olduğu gibi köylerde toprakları ekecek çiftçi kalmaz!
Milyonlarca yabancıyı Sigortasız çalıştırırsanız, Hem Türk halkını açlığa ve sefalete mahkum edersiniz hem SGK’yı çökertirsiniz hem de emekliye yatırdığı primlerin karşılığı olan haklarını veremezsiniz!
Türk Milleti her konuda tersine yapılan işler ile çok büyük sorunlarla karşı karşıya kalmış durumdadır.
Çözüm Tam Bağımsız Ulus Devletimizin Çağdaş esaslara göre yeniden tesis edilmesi tıpkı Cumhuriyetin ilk 15 yılında olduğu gibi Türk Milletinin köylüsünden şehirlisine topyekûn zenginleştirilmesidir.
TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİ, TÜRK MİLLETİNİN “TAM BAĞIMSIZLIĞI” VE “ULUSAL EGEMENLİĞİ” ESASINA GÖRE KURULMUŞTUR.
Türk devletinin güçlü, Türk milletinin mesut ve müreffeh olduğu bir kuruluş esasını öngören Atatürk’e göre, Türk Devleti’nin dayandığı iki ana esas vardır. Bunlar
- Tam bağımsızlık
- Kayıtsız şartsız Ulusal egemenliktir.
Atatürk, Tam bağımsızlığı, “siyasî, malî, ekonomik, adlî, askerî, kültürel, kısaca her hususta bağımsızlık ve serbestlik” olarak tanımlamaktadır. (Ne yazık ki bu gün ne siyasi ne mali ne askeri ne diğer alanlarda tam bağımsızlığımızdan söz edilemeyeceği gibi, işbirlikçi, gayrı Türk, gayrı milli yöneticiler vasıtasıyla içeriden ve dışarıdan kuşatılmış vaziyetteyiz.)
“Ulus” ve “egemenlik” sözcüklerinin birleşmesinden oluşan “Ulusal Egemenlik” ise Milletin/ Ulusun egemenliği demektir.
Ulusal Egemenlikte Milletin sahip bulunduğu devletin üstünde hiçbir yabancı gücün etkisi olmadığı gibi Milletin/Ulusun üstünde hiçbir sınıf, zümre veya kişiye ayrıcalık tanınamaz; Ulusun üstünde başka bir irade ve herhangi bir güç yoktur.
Ulusal egemenliğe dayalı yönetimler; “ulusun kendi haklarına sahip çıkması ve kendi iradesine dayalı bir yönetimi olması” anlamına gelir.
Millet/Ulus, yurttaşlardan oluşur. Cumhuriyet, yurttaşların/Vatandaşların yasalar önünde eşitliğini esas alır.
Ulusal egemenlik; diğer yönleri yanında, kendi kaderini eline alış, kendi geleceğini belirleyiş Ulus iradesinin üzerinde hiçbir güç ve otorite tanımayıştır.
Ulusal egemenlik, bir günde hayata geçmemiştir. Savaşın ve Türk devriminin eseridir.
Ulusal Egemenlik, Cumhuriyet öncesindeki Osmanlı birikiminin, Tanzimat’ın, Birinci ve İkinci Meşrutiyet’in zengin deneyimine rağmen kolay kazanılmamıştır.
Ulusal Egemenliğimizin tesisi Atatürk’ün dehasının, özverili önderliğinin, kararlılığının ve kahramanlığıyla örgütlediği Kurtuluş Savaşı’nın eseridir..
KURTULUŞ SAVAŞI TÜRK MİLLETİ DIŞINDA BAŞKA MİLLETLER YARATMAK VEYA ÇOK ORTAKLI DEVLET KURULMASI İÇİN YAPILMAMIŞTIR.
Bir milletin Ulusal Egemenliğini anlayabilmesi ve onu güvenle koruyabilmesi, Cumhuriyetçi, vatansever, Atatürkçü Gençliğe hitabenin idrakinde 20’sinden 80’ine ruhu genç olanlarla mümkün olacaktır.
Ulusal Egemenlik, her türlü ulusal meselede manipüle edilerek ulus aleyhine karar alan zayıf kişiler veya Man kurtlaştırılarak belleksiz köleler haline getirilmiş beyinlerle sağlanamaz.
Tüm vatanseverler sürekli uyanıklık içinde bulunarak Ulusal Egemenliğimize, vatanımıza kastetmek isteyenlere karşı anında refleks gösterebilmelidir.
Her birimiz bu vatan savunmasında, özel niteliklere sahip, sürekli kendini geliştiren, yenileyen, mümkün olduğunca eğitim seviyesini yukarı taşıyan, vatanı için gerektiğinde gözünü kırpmadan ölmeye hazır vatansever, aktif güçler olarak her daim hazır olmalıyız.
Eğer bu uyanıklık içerisinde olamazsak Ulusal egemenliğimizi koruyamaz vatan topraklarına tutunamayız.
Bir milletin siyasal eğitiminde, sosyal eğitiminde, vatan sevgisinde noksan varsa, öyle bir millet egemenliğini elinde tutamaz. Bu bakımdan millî egemenliği yaşatma hususunda Türk gençliğinin çağın gereklerine göre en üstün nitelikte ve derin bir vatan sevgisiyle yetiştirilmesi gereklidir.
ANAYASA DEĞİŞİKLİKLERİ İLE TÜRK MİLLETİNE AİT OLAN EGEMENLİK HAKLARINI DEVRETMEYE ÇALIŞANLAR VATAN HAİNİDİR.
Bugün görüldüğü gibi, Anayasamızın Türk Milletine tanıdığı egemenlik haklarına ortak aramak, Anayasamızın ilk 4 maddesi veya 66 maddesi gibi maddelerini tartışmaya açarak veya ortadan kaldırarak “Türk Milletinin Cumhuriyetin kurucusu olması sebebiyle sahip olduğu hakları” PKK ve Sığınmacı/İşgalcilere devretmek veya devretme konusunu tartışmaya açmak “demokratikleşme” değil vatana ihanettir.
TBMM’nin fiilen aldığı kararlarla yürüttüğü, Atatürk’ün aynı zamanda Meclis Başkanı olarak tüm kararların sorumluluğunu taşıdığı Kurtuluş Savaşı, Türk Milleti dışında başka millet ve devletler yaratmak için yapılmamış; kimsenin ön izni ile de gerçekleştirilmemiştir. Sosyal yapı bakımından Türkiye Cumhuriyeti bir kavimler ittifakı değildir.
Kurtuluş Savaşı ve onun tacı olan Cumhuriyet, Türkler ve Ulusal kimlik olarak kendilerini Türk olarak hisseden ve Türk Milletine mensup sayanlarca gerçekleştirilmiştir. O bir sınıf veya zümre hareketi değil, şerefli bir Ulusal Hareket olarak emperyalizme karşı kazanılmış bir savaştır.
ANAYASA DEĞİŞİKLİKLERİ İLE TÜRK MİLLETİNE AİT OLAN EGEMENLİK HAKLARINI DEVRETMEYE ÇALIŞANLAR VATAN HAİNİDİR.
Bugün görüldüğü gibi, Anayasamızın Türk Milletine tanıdığı egemenlik haklarına ortak aramak, Anayasamızın ilk 4 maddesi veya 66 maddesi gibi maddelerini tartışmaya açarak veya ortadan kaldırarak “Türk Milletinin Cumhuriyetin kurucusu olması sebebiyle sahip olduğu hakları” PKK ve Sığınmacı/İşgalcilere devretmek veya devretme konusunu tartışmaya açmak “demokratikleşme” değil vatana ihanettir.
TBMM’nin fiilen aldığı kararlarla yürüttüğü, Atatürk’ün aynı zamanda Meclis Başkanı olarak tüm kararların sorumluluğunu taşıdığı Kurtuluş Savaşı, Türk Milleti dışında başka millet ve devletler yaratmak için yapılmamış; kimsenin ön izni ile de gerçekleştirilmemiştir. Sosyal yapı bakımından Türkiye Cumhuriyeti bir kavimler ittifakı değildir.
Kurtuluş Savaşı ve onun tacı olan Cumhuriyet, Türkler ve Ulusal kimlik olarak kendilerini Türk olarak hisseden ve Türk Milletine mensup sayanlarca gerçekleştirilmiştir. O bir sınıf veya zümre hareketi değil, şerefli bir Ulusal Hareket olarak emperyalizme karşı kazanılmış bir savaştır.
BÜYÜK KURTARICI ATA’MIZIN EMANETİ ÖZGÜRLÜK MEŞALESİ OLAN “TAM BAĞIMSIZLIK VE ULUSAL EGEMENLİĞİMİZİ” TÜM VATANSEVERLER EL ELE VERECEK EN YÜCELERE TAŞIYACAĞIZ..
Değerli Arkadaşlarım,
Tam Bağımsızlığımız ve Ulusal Egemenliğimiz Milletçe özgürlük meşalemizdir.
Üzerinde yaşadığımız Türk’e vatan olmuş toprakların ve elimizde tuttuğumuz özgürlük meşalesinin bedeli binlerce yıldır, on milyonlarca vatan evladı tarafından kan vererek can vererek ödenmiştir.
Hep beraber bu meşaleyi sonsuza kadar taşıyacak, Büyük Önder Atatürk’ün Türk Gençliğine hitabının idraki içerisinde hareket ederek içteki ve dıştaki tüm düşmanları bertaraf edeceğiz.
Tüm vatanseverler hep beraber vatan için el ele verecek Etnik ve Dini taassubun yıkıcı emel ve faaliyetlerine son verecek, 11 Kasım 1938’den bu yana yapılan ikili ve üçlü anlaşmalar başta ülkemiz aleyhine yapılan tüm anlaşma, özelleştirme, toprak satışı, yer altı ve yer üstü zenginliklerimizin devri, satışı, tahrip edilmesi ve diğer ülke aleyhine yapılan ne kadar iş varsa hepsini iptal ile, Tam Bağımsız Ulus Devletimizi yeniden ihya edecek tüm yurttaşlarımızı mesut ve müreffeh hale getireceğiz. Vatansever Türk Gençliği olarak Atatürkçülük, Milliyetçilik veya Devrimcilikten anladığımız budur.
Değerli Arkadaşlarım,
Büyük Türk Milletinin ve Şehitlerimiz can parçası evlatları başta, tüm çocuklarımızın 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı kutlu olsun
Ne Mutlu Türk’üm Diyene
TANER ÜNAL
23 Nisan 2024