AKSİ TAKTİRDE, TÜRK MİLLETİ OLARAK ULUSAL EGEMENLİĞİMİZE SAHİP ÇIKMA HAKKI DOĞACAKTIR.
Değerli Arkadaşlarım,
Devlet; millet çoğunluğunun tarihi, dili, hukuku, kültürü ve değerleri üzerine kurulur. Böylece tutarlı, bütünlüğü olan ve uyumlu kurallara dayalı bir düzen ortaya çıkar. Zaten devlet düzen demektir.
Yerel veya ana diller ise, düzeni bozacağı için devletin kurumlarında yer alamaz. Ama toplum içinde serbestçe yaşanır, kullanılır. Uluslararası temel kural böyledir. Ülkemiz de bu kurala uyarak Türkçeyi devlet dili kabul etmiştir.
Bu, devletin her faaliyetinin, eğitim dâhil Türkçe ile yapılması demektir. Ayrıca dil, egemenliği belirleyen bir kurumdur. Bunun için ana dilde eğitim dayatması, egemenlik talebidir.
Arapça veya Kürtçe tabela devletin, milletin ve vatanın bölüşülmesi demektir.
Tarihimize bakıldığında; 1876 Kanunu Esasi, 1924, 1961 ve 1982 anayasalarında “devlet dilinin Türkçe” olduğu görülür. Bu, devletin kurucusunun ve sahibinin değiştirilemeyeceğini gösterir.
Uluslararası hukuk çerçevesinde, bir millet ve bir dile göre inşa edilen devlet çok ortaklı, çok dilli hale dönüştürülmeye kalkışılırsa, buna bir başka devlet kurmak denir.
Hele bu iş milletin birer parçası olan etnik/ırk gruplarına göre yapılıyorsa, buna da devletin intiharı denir.
Sn. Ali Yerlikaya, Emniyet Genel Müdürlüğü, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Vilayetimizin adını değiştirmeye cüret eden Tunceli Belediyesi, İstiklal Marşımıza tavır alan Mardin Belediyesi, Türkçe Tabela yerine Kürtçe ve Arapça tabelalar asan Diyarbakır ve Urfa Belediyeleri başta diğer il ve ilçe Belediyeleri “Ulusal egemenliğimize karşı kalkışma” ve “Vatana ihanet” suçu işlemiş durumdadır.
Kanunlara uygun şekilde cezalandırılmaları aksi taktirde “Büyük kurtarıcının Türk Gençliğine hitabesinin idrakinde” olan Türk Milletinin Ulusal egemenliğine sahip çıkma hakkının doğacağını gerekli mercilere Saygıyla arz ve talep ediyoruz.
TANER ÜNAL
