Türkiye’nin Bitmeyen Hesaplaşmasının Anatomisi
2024 Mayıs Cumhurbaşkanlığı seçimleri sonrasında kulaklarımıza en çok çarpan cümle şu oldu:
“Derin devlet kararını verdi…”
Bu söz, Türkiye’de siyaset sahnesinde görünmeyen odaların, gölgelerin, odakların, “iç -dış güç–dış akıl” ekseninde örülen o bilindik ama bir türlü ete kemiğe büründürülmeyen yapının yeniden tartışmaya açılmasına neden oldu. Fakat ben meseleyi bu yüzeysel okumadan tamamen ayırıyorum. Çünkü bu mesele, basit bir “devlet içi klik” tartışması değil; Türkiye’nin yüzyıllık kuşatmasının güncel izdüşümüdür.
Asıl Soru: “Kim bu derin devlet?” değil… “Kime çalışıyor bu Derin Devlet?”
Daha önce “Chester’dan NATO’ya: Türkiye’nin Yüzyıllık Kuşatma Haritası” adlı çalışmamda ayrıntılı biçimde anlattığım gibi, Türkiye Cumhuriyeti henüz doğmadan önce başlayan bir emperyal çevreleme aklı vardır.
Chester imtiyazlarından, mandater senaryolara… Ve sonrasında NATO’nun Türkiye üzerindeki yapısal nüfuz stratejilerine uzanan bir kronoloji…
*İlgili Link: https://halk-meclisi.com.tr/yazarlar/simge-erciyas/konu/chesterdan-natoya-turkiyenin-yuzyillik-kusatma-haritasi
Bu akıl, Kurtuluş Savaşı’yla bozguna uğratılmış; fakat İsmet İnönü’nün Washington ve Londra merkezli kulvarlara açtığı kapılar, bu aklın Anadolu’ya yeniden sızmasına elverişli bir zemin hazırlamıştır. Fulbright Anlaşması’ndan kırılan vasiyete, Milli Eğitim’in kuşatılmasından liman stratejilerine kadar her başlık, bugün yaşadığımız sürecin ilk kilometre taşlarıdır.
Demokrasi çılgınlığından, Özal’ın peşmerge istilasına, AKP nin İkiz yasaları resmileştirmesinden, CHP’nin gönüllü iklim yasalı hukuk anlaşmalarına kadar olan çizgiyi doğru okuyan herkes, “derin devlet” olarak işaret edilen yapının aslında devletin derini değil, devletin dış derinliğinin ne denli hizmetkarı olduğunu ve temsilcilerinin kim olduğunu fark eder.
NATO’nun Üç Müdahalesi = Türkiye’nin Üç Yeniden Kodlama Girişimi
Benim okumama göre derin devlet, Türkiye’nin klasik bürokratik devlet geleneğinin içinden filizlenmiş bir yapı değil; tam tersine NATO’nun üç müdahalesiyle kurulan bir bakiye organizmadır:
- Demokrat Parti müdahalesi
- Anavatan Partisi dönemindeki yeniden dizayn
- AKP–15 Temmuz hattının final evresi
Bu üç hamle bir “siyasi operasyonlar zinciri” değil; Cumhuriyet’le yüzleşmek için tasarlanmış bir rejim mühendisliği dizisidir. Bu zincirin taşıyıcı kolonlarının ise yıllar içinde MHP ve DEM Parti üzerinden dengelendiği açıktır. Her iki hat da NATO sonrası Türkiye siyasetinin kırılma noktalarına eklemlenmiş, birbirine zıt gibi görünen fakat aynı jeopolitik kurgunun farklı uçlarına tutturulmuş yapılardır.
Erdoğan Dönemi: Bir “İsmet Modeli”nin 21. Yüzyıl Versiyonu
Son yıllarda iktidarın yürüttüğü hattı okuduğumuzda, bunun bir “İsmet modeli siyaseti” olduğunu söylemek abartı değildir. Fakat bugün kurulan model, klasik İnönü siyasetinin dahi ötesindedir; çünkü artık mesele sadece Atlantik eksenli bir yönelim değil, Hitlerci merkeziyetçilik ile Epstein tipi küresel ağların hibritleştiği yeni bir güç mühendisliğidir.
Bu modelin ana hedefi bellidir:
Cumhuriyet ile hesaplaşmak.
Nitekim süreç kendine CHP’yi hedef olarak seçmiş gibi görünse de, esasen CHP değil; CHP’nin temsil ettiği Cumhuriyet aklı hedef alınmıştır. Bunun en ironik yanı ise, CHP seçmeninin –bilerek ya da bilmeyerek– bu sürecin sosyolojik meşruiyetini sağlamış olmasıdır.
Atatürk’ün magazinleştirilmesi, Cumhuriyet’in bir yaşam tarzı estetiğine indirgenmesi, işte bu büyük hesaplaşmanın mutlak gereğiydi.
Yüz Yıllık Planın Modern Uygulaması
Bugün yeniden gündeme gelen Sevr zihniyeti, artık silahlı işgal planlarıyla değil; kurumsal ve siyasal yapıların dönüşümüyle işletiliyor:
- Ermenilere devlet içi statü
- Kürt bölgesine özerk yapı
- Limanların uluslararası denetimi
Bu maddeler artık diplomatik metinlerle değil, parti politikaları, belediyecilik, eğitim, kültür endüstrileri, finans ve enerji hatları üzerinden hayata geçiriliyor.
Yani Sevr, artık “antlaşma” değil; altyapısı tamamlanmış bir projedir.
Gerçek Tez: Derin Devlet = NATO Bakiye Yapısı
Bugün birileri “derin devlet karar verdi” diyorsa, aslında şunu itiraf etmiş oluyor:
“Biz devletin derinliğini değil, devletin içine sızmış dış aklın bugünkü memurlarını görüyoruz.”
Benim anladığım ve yıllardır yazılarımda ortaya koyduğum gerçek şudur:
Derin Devlet denen şey, Türk devlet modeline virüs gibi sızmış NATO varyasyonudur.
Cumhuriyet’i diz çöktürmek için tasarlanan yüzyıllık bir mühendisliğin artık son perdesindeyiz.
Türkiye’nin Bitmeyen Hesaplaşması
Bugün yaşanan hiçbir şey bir seçim sonucuyla açıklanamaz. Hiçbir parti, hiçbir lider, hiçbir yüzde bu gerçeğin üzerinde değildir. Çünkü bugün yaşadığımız süreç, Cumhuriyet’in yüzyıllık direnci ile dış aklın yüzyıllık ısrarının çarpıştığı tarihsel bir kırılmadır. Derin devlet tartışması bu yüzden yüzeysel kaldıkça, görmemiz gereken hakikat kayboluyor. Türkiye bugün basit bir iktidar değişimi yaşamıyor; kuruluş hesaplaşmasının yeni evresinden geçiyor.
**İlgili Link: 1) https://halk-meclisi.com.tr/yazarlar/simge-erciyas/konu/ismet-inonunun-ihanetlerinde-biri-olan-fulbright-anlasmasi-ataturkun-milli-egitim-politikasina-ihanetidir












Yorumlar kapalı.